Recent posts:

“Gidiyorum” isimli 2 şarkılık fantezi pop tarzı single çalışmasını Seyhan müzik etiketiyle müzik dünyasına sunan Berna Tan, kısa sürede gönüllere hükmedeceği iddiasında bulundu. Söz ve müziği Sezen Aksu imzası taşıyan ve klasikleşen, çalışmasına da adını veren “Gidiyorum” isimli eseri Berna Tan yorumuyla seslendirdi. Müzik tarzını pop soundlarına arabesk yorum olarak dile getiren Berna Tan “Ben arabeskçiyim günümüz müzikleri sound olarak pop alt yapıya kaydı ama ben kendi yorumumdan vazgeçmedim. Yani bana pop görünümlü arabeskçi diyebilirsiniz” dedi. Söz ve müziği Adnan Fırat imzası taşıyan “Kına” isimli hareketi eseride seslendiren Berna Tan, single çalışmasındaki iki esere birden klip çekti. Single çalışmasının müzik yönetmenliğini usta müzik adamı Suat Sakarya üstlenirken, iki klip çalışmasının yönetmen koltuğunda Mustafa Özen oturdu. Albüm için fotoğraf çalışmalarını Ali Eşitmez üstlendi. Renkli dünyadaki kişilere karşın, daha sert ve dobra bir kişiliğe sahip olduğunu ifade eden Berna Tan “Haksızlığa, yalan ve dolana tahammülüm yok, bu durumlarda agresif bir tavır alabiliyorum. Bende çoğu zaman Demet Akalın şarkıları gibi giderli oluyorum” dedi.
BERNA TAN “Gidiyorum” klip link

Genç neslin enerjik ve başarılı şarkıcısı Bora Akçay, 2645 Records etiketiyle geçtiğimiz günlerde yayınlanan ‘Mecburum’ şarkısına Tayland’da klip çekti.

İlginç dans stili ve sözlerini yazıp bestelediği şarkısıyla farklı bir tarz yakalayan Bora Akçay, aynı zamanda eğitimci kimliğiyle de tanınıyor.

Tayland’ın muhteşem doğal güzellikleri eşliğinde çekilen klibi müzik televizyonlarında çok yakında yayınlanmaya başlayacak olan Bora Akçay; kariyerini ve kendisini şöyle özetliyor:

‘Ardahan’da doğdum ve İstanbul’da büyüdüm. Müzik hayatıma daha 3-4 yaşlarındayken; Barış Manço’nun ‘ Ali yazar Veli bozar’ şarkısını radyoda ilk dinlediğimde başlamıştım diyebilirim. Şarkı çok hoşuma gitmişti ve sürekli o şarkıyı söyleyip dans ediyordum, müzikli yıllarıma ilk adımı böylece atmış oldum. Daha sonra ortaokulda babama, mahalledeki bir müzisyenin sattığı orgu, zorla satın aldırmıştım. Hep Sezen şarkıları çaldığım o org, hala stüdyomda durur. Lise yıllarımda ise gitar çalmaya başladım. İlk bestelerimi de o gitarla yaptım. O zamanlar şarkıcı Doğuş ile bir partide tanışıp, arkadaş olmuştuk. Sürekli onunla sokaklarda dolaşıp şarkılar söylerdik. Tabi o, henüz ünlü değilken
Üniversite sınavında İngilizce öğretmenliğini kazanmıştım ve bu bölümden mezun oldum. Çünkü müzik; bir meslek değil, ‘tutku’ benim için…
Sanırım bu sebeple, müzik konusunda zirvelere ulaşmış pek çok star da alaylıdır. Üniversitede okurken, bir yandan da barlarda sahne almaya başladım. İstanbul ve Antalya’da birçok barda çalışarak, müzik hayatıma devam ettim. İş hayatına atıldıktan sonra da kendime bir stüdyo kurdum. Yavaş yavaş aranjeler yapmaya başladım. Aranjör değilim ama, elimden geldiğince müziği ortaya çıkarmaya çalışıyorum. Eski eşim müzik öğretmeniydi. Ve beraber sahne alırdık. Daha sonra hayatımda bir boşanma yaşadıktan sonra, müziğe bir süre ara vermek zorunda kaldım.
Şimdi ise; bestelerimi aranje edip, kliplerimi kendim çekerek, müzik hayatıma yepyeni bir başlangıçla devam ediyorum. Bu başlangıcın mimarı olan Abdullah Özdoğan’a teşekkürlerimi bir borç bilirim. Kendisiyle tanışmamız da çok ilginçtir. Dubai’ye klip çekmek için giderken, uçakta rüyamda birisiyle tanışıyordum. O kişi bana hayallerimi ve yapacağımız büyük işleri anlatıyordu. Daha sonra klibim için bir müzik yapımcısı ararken, Abdullah Bey ile karşılaştım. Kendisinin yüzünü gördüğümde, şaşkınlığım tarif edilemezdi. Çünkü rüyamdaki kişi ‘O’ idi. Hayatta hiçbirşeyin tesadüf olmadığını ve her buluşmanın ilahi kaderimizde bir amaca hizmet ettiğini düşünüyorum. Bu sebeple Abdullah Özdoğan ile karşılaşmamızın, ikimiz için de hayırlı işlere vesile olacağına inanıyorum ve biliyorum ki; yürüyeceğimiz bu yolda, birlikte pek çok başarıya imza atacağız…’

Tuğçe Tapçı’nın Kalb-i Sızı adlı EP çalışması, Kınay Production etiketiyle tüm dijital platformlarda sizlerle!

Kalb’i Sızı albümü, müzikle ve ritmin matematiğiyle geçen yıllar sonunda idealist bir tutkunun, hayalperest bir sevdası olarak çıktı.

Emil Zeig’in “Müzik, duygularımızın en açık dilidir.” sözündeki gibi en açık ve yalın haliyle yazılan sözlerin, kalbe sızan müziklerle buluşmasından oluşan bir albüm.

Kimi zaman kulağa gelen müziğin, kimi zaman da kalbe gelen sözlerin birikimidir. Yaşanmışlıkların ortak hisleridir bu albüm.

Özlem ve hayalle beklenen albüm “Geçmiyor, Sevdim ve Kıvırma” adlı şarkılardan oluşmaktadır. Pop müzik tarzındaki Kalb’i Sızı maxi albümünde yer alan 3 parçanın da söz ve müziği Tuğçe Tapçı’ya aittir. Albümün aranjörlüğünü Taha Gürbüz, masteringini ise Metin Kahyaoğlu yapmıştır